Cemil İpekçi'nin her açıklamasını, her hareketini, her ilişkisini şaşkınlıkla karşılamaktan vazgeçmemizin zamanı çoktan geldi de geçiyor..
Aslında Cemil İpekçi'yle ilgili kendisinin bile atladığı önemli bir nokta var; ne kadar 'ben bir biseksüelim' dese de kendisi tam da bu topraklara ait bir kadın. Alık kaşların, rimelli kirpiklerin çizmeye çalıştığı gösterişli portrenin en vurucu yerinde, bir öksüzün yüzünden kopyalanmış gibi hüzünlü bir masumiyetle bakan şu kocaman gözler başka neyin kanıtı olabilir ki?
Cemil İpekçi tanıdığımız herhangi bir kadının sevdiği erkek için yapacağı neden kaçındı ki bugüne kadar?
Kendinden daha zayıf bir erkeği başının tacı etti, aşkı için tabuları yıkmayı göze aldı, aldatılınca çıldırdı, kıskandırmak için bir başkasını bulmuş gibi yaptı..ve nihayet, unutamadı..
'Kadın olsaydım, kocam beni yirmi kez aldatsa yine de boşanmaz, her akşam evimizde onu beklerdim' dedi.
ve affetti...
Geçen hafta gazeteler Cemil İpekçi'nin, yeniden bir araya geldiği büyük aşkı Bekir Coşar'ın doğum yapan karısını ziyarete gittiğini ve hastanede bu yüzden olay çıktığını, ayrıca İpekçi'nin çocuğa bakmaya talip olduğunu yazdı. Çok mu garip, çok mu şaşırtıcı bir haber?
Neden olsun ki? Kendisi hiç göstermese de 62 yaşında bir kadın ve o yaşta bir kadın 'doğum yapmak için fazla geç' ama 'sevdiği erkeği diğer kadının elinden çekip almak için' her zamanki kadar genç ve savaşçıdır!