26 Şubat 2010 Cuma

Batı'nın Müziğini Alalım, Kokainini Bırakalım!


Tarkan'la ilgili duyduğum en açıklayıcı gözlemlerden biri, sosyal sorumluluk projelerinden birini organize eden PR şirketinin bir çalışanından gelmişti: 'Adam o kadar güzel ki, göz göze geldiğimizde erkek olmama rağmen ben bile heyecanlanıyorum; bu kadar güzel bir adam nasıl oluyor da bana bakıyor diye'. Gerçekten de Tarkan'ın, en katıksız heteroseksüel hemcinslerini bile baştan çıkarabilecek bir güzelliğe sahip olduğu inkar edilemez.

Tarkan'ın şarkılarını dinlemek benim için gerçek bir işkence olsa da bu durum, mesleki disiplininin çok güçlü olduğunu düşünüp onu takdir etmeme engel değil: Bir an olsun kontrolünü kaybetmeden her kesime eşit mesafede durabilmek ve Star erişilmezliğini zedeleyecek bir hataya sebep vermemek için kendini o kadar kasıyor ki, dillere destan şeytan tüyünün bile her akşam yeniden ezberlenen bir rol olduğunu düşünüyorum kimi zaman.

Özgür Olmayı İstemek?

Tarkan'ın neden yılın büyük zamanını Amerika'da geçirdiğini, 'Özgürlükler Ülkesi' Amerika'da nasıl bir özgürlük aradığını zaten artık herkes biliyor, o bomba haber patlayalı yıllar oldu. Ve belli ki Türkiye'de olduğu zamanlarda da alıştığı özgür yaşamı sürdürebilmek için çiftlik hayatını seçmiş.

Gidip o çiftliği basmak ve adamı kokain yüzünden gözaltına almak? Hadiiii...

Bu ülkede insanlar pop starların, ergenlik çağındaki hayranlarının hayallerinde olduğu gibi günahsız bir hayat yaşadıklarına mı inanıyor gerçekten? Pop starlıkta kokain kullanımı, bir nevi mesleki deformasyon halbuki: kendinizi koruyabildiyseniz ne ala ama yakalandıysanız da bu dünyanın en şaşılacak şeyi değil.

Sözün kısası: Orijinallikten uzak olsa bile, kendince sosyal projelerin içinde yer almaya çalışan bir sanatçı Tarkan. Hayranlarına kokain kullandığını duyurmak, Hasankeyf'e sahip çıktığını duyurmaktan daha iyi bir mesaj mı oldu sahiden de?